Yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlanacak, iktidar partisinin üyeleri sanki 20 yıldır öğretmenleri mağdur eden, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran kendileri değilmiş gibi güne dair paylaşımlar yapacak ve ertesi gün yeniden gerçeklerle karşı karşıya kalacağız.
Nedir gerçekler?
Örneğin son olarak yapılan öğretmenlik kariyer sınavından söz etmek gerek. Aşırı derecede kolay sorularla formalite için yapılan bu sınav, öğretmenlik mesleğine açık bir saldırı niteliğinde...
Sorulardan birisi şuydu:
“Eğitim uygulamalarında kapsayıcı olmayı hedefleyen bir öğretmenin, sözel iletişimde aşağıdaki ifadelerden hangisini kullanması beklenir?
A) Bülent yine yaramazlık peşindesin.
B) Her sorunun altından sen çıkıyorsun!
C) Şu tembel çocuğa bir kalem verin.
D) Bu sınıfta sadece ilk sıradakiler normal.
E) Hepiniz biricik ve değerlisiniz.”
Bir diğer soru, “İlk harfi Ü olup, son harfi M olan kelime aşağıdakilerden hangisidir?” şeklinde...
Öğretmenler, kendilerine ilkokul 3., 4. sınıf düzeyinde sorular sorularak alay edildiğini, rencide edildiklerini, söz konusu sınavın “Cumhuriyet tarihi boyunca öğretmenliğe yapılmış en büyük saygısızlık” olduğunu düşünüyor.
Aldıkları maaşlarla ev kiralarını ödeyemeyen eğitim emekçileri, maaş artışı umuduyla zorunlu olarak girdi bu sınava. Çünkü 100 soruluk sınavda 70 puan alırlarsa başarılı sayılacaklar, uzman ve başöğretmen unvanlarını alacaklar. 600 bine yakın öğretmen bu aşağılamaya maruz kaldı...
DİPLOMAYI İTİBARSIZLAŞTIRAN SINAV
İktidarın, öğretmenlerin diplomalarını yok sayıp yıllarca edindikleri deneyimleri görmezden gelmesinin, vermek zorunda olduğu zammı böyle bir sınava bağlamasının, öğretmenlik mesleğini küçük düşürmekten başka bir anlamı yoktur.
Bu sınav ayrıca, öğretmenlere mezun oldukları üniversiteler tarafından verilen diplomanın da yetersiz olduğu imasını taşır. Oysa devletin verdiği diploma ile görevlerini yapabilecekleri kanunen güvence altındadır. O zaman bu sınavın gereği nedir?
Sorun, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) koltuğunda oturan kişinin eğitim kökenli olmayışıdır. Hemen her uygulamasıyla eğitim konusundaki yetersizliğini ortaya koyuyor. Çocuklar derslere aç girerken Mahmut Özer’in yönetimindeki MEB, ücretsiz okul yemeği için “fayda-maliyet” analizi peşinde.
Aslında yıllarca okuyup diploma alan öğretmenler değil de milyonlarca insanın hayatını etkileyen kararlara imza atan kabine üyeleri atanmadan önce sınava tabi tutulsa muhtemelen hiçbiri geçerli not alamazdı.
Nitekim İçişleri Bakanı Soylu, geçen yıl bir konuşmasında, “Sayın Cumhurbaşkanımız, İçişleri Bakanlığı görevine getirdi bizi. Ben ömrümde bir tek güvenlik makalesi okumamış bir adamım. Okumadım yani. Ben içişleri bakanlığı ile ilgili bir şey biliyorum dersem yanlış olur” diyerek güvenlik konusunda bilgisi olmadığını kendisi itiraf etmişti.
RESMİ TÖRENLERE KATILMAMA KARARI
Sonuç olarak Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası, 24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili olarak bir karar aldı. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile eğitim emekçisinin kazanımlarına göz diken, uzmanlığını görmezden gelerek emeğini küçümseyen anlayışı protesto etmek için yarın MEB tarafından düzenlenecek hiçbir resmi törene katılmayacaklarını duyurdular.
Yaptıkları açıklamada şunları da vurguladılar:
“Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığımızı bir kez daha ifade etmek için, Atatürk anıtlarına karanfil bırakılmasına,
Yaşanan derin ekonomik krizler sonucunda ortaya çıkan aşırı zamlar ve pahalılık karşısında eriyen ve açlık sınırına yaklaşan ücretlerimizi protesto etmek için alanlarda kitlesel basın açıklamaları düzenlenmesine karar verilmiştir.”
Kendilerini küçük düşüren bir sınava tabi tutanlara gereken yanıtı veren eğitim emekçileri, Atatürk’ün söylediği gibi, Cumhuriyet’in onlardan beklediği fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesilleri yetiştirecek olan öğretmenlerdir. Onlarla gurur duyuyoruz.
Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet
Güncelleme Tarihi: 23 Kasım 2022, 09:53